Çağdaş sanatçı POLVO’nun, kendi çocukluk hatıralarından esinle hazırladığı yeni kişisel heykel sergisi “Why So?: Childhood Memories”, BBprojecTT’in Teşvikiye’de bulunan galerisinde açıldı.
Çalışmalarında kalıplaşmış normlara ve kanıksanmış değerlere yeni bir bakış açısı sunma amacı taşıyan POLVO, toplumsal cinsiyet kalıplarını ve aynılaşmayı eleştiren elma ve muzlarından sonra şimdi de dondurma formundaki heykelleriyle izleyicileri çocukluk anılarına götürmeyi hedefliyor.
POLVO ile 30 Nisan’a kadar BBprojecTT’te ziyaret edilebilecek ‘Why So?: Childhood Memories’ sergisini konuştuk.
İkinci kişisel serginiz ‘Why So?: Childhood Memories’ nasıl ortaya çıktı? Sergi süreci nasıl başladı?
Engin Gençtan’ın ‘İnsan Olmak’ isimli kitabını okurken bir anda çocukluk anıma gittim ve kendimi 3-5 yaşlarında yediğim dondurmayla hatırladım. Her çocuk gibi gayretsiz, çabasız olduğumu ama artık bir yetişkin olarak performans odaklı anksiyeteye yakalandığımı hissetmek beni biraz üzdü. Oysa çabasızlık, ana odaklanma ve onun keyfini çıkarma ne kadar kıymetliydi.
‘BENİ NOSTALJİYE TAŞIYAN ÇOCUKLUK ANIMI FİGÜRLEDİM’
Serginin temasını nasıl özetlersiniz? ‘Why So?: Childhood Memories’ sanatseverlere ne anlatıyor?
Childhood Memories isimli sergimde, beni bu nostaljiye taşıyan çocukluk anımı figürledim. Akan dondurmayı tutan bir çocuk eli. Çocuklarda hız kavramı yoktur, zaman yetişkinlerce tanımlanmıştır. Bir çocuğun, akan dondurmanın telaşına kapılmadan sürece odaklanmasını, ondan zevk almasını özlüyorum.
Elma ve muzların ardından bu sergide de dondurma formundaki heykeller bekliyor sanatseverleri. Neden dondurma? Eserlerin arkasında yatan hikayeler neler, sanatseverlere ne anlatmak istiyorsunuz?
Bizi gülümseten, melankolik bir mutluluk yaşatan her ne varsa çocukluk belleğiyle ilgili. Çocukluk bir dönem gibi görülse de aslında ömrün tamamında izleri var. Dondurma, bir çocukluk ve gayretsizlik sembolü benim için. Dondurmanın olduğu hali korumaması, hızla erimesine karşın, çocuğun kendi zamansızlığından vazgeçmemesi, onun erime hızını yakalama gayretinde olmaması…
Her şeyi gayrete bağlayalı, anı ıskalayalı çok oldu. Aslında hissettiğim şey, kendin olma gerçeğinden bir kopuş ve bunun verdiği keder…
‘SERGİDE GÖRDÜĞÜNÜZ KARAKTERLER BENİM İÇİN ÖZEL BİR ANLAM TAŞIYOR’
Sergide aynı zamanda çocukken en çok sevdiğiniz çizgi filmlere de yer vermişsiniz. Eserlerin nostalji üretme potansiyeli de taşıdığını söyleyebilir miyiz?
Eserlerin nostalji üretme potansiyeli kesinlikle var. Sergiyi ziyaret edenler dondurmaların üzerindeki dönem çizgi filmlerinin karakterlerini görünce duygulanıyor ve hemen kendi çocukluklarını anlatmaya başlıyorlar.
Sabahları erken kalkan bir çocuktum. Uyandığım gibi çizgi film izlerdim. Burada gördüğünüz karakterler, benim için özel bir anlam taşıyor. Ve fark ediyorum ki hayatımın en mutlu anı, bu çizgi filmleri izlerken geçti.
Eserleriniz nasıl ortaya çıkıyor? Etkilendiğiniz, ilham aldığınız sanatçılar var mı?
Açıkçası her yer ilham dolu. Hayatın kendisi, ilhamın kaynağı. Geçtiğimiz yıl elma ve muzlar, bir arkadaşımla cinsiyet söylemleri üzerine gerçekleştirdiğimiz bir telefon görüşmesi sonrası çıktı. Dondurmalar ise bir kitap okurken. Önemli olan duyguları kaybetmemek ve onu hissetmek sanırım. Sanatçının kendi içinde hissettiği duygu, üretimin kaynağı olmalı ki yeni bir söylem geliştirebilsin.
Sergi sonrasında yeni çalışmalarınız var mı?
Öncelikle biraz dinlenmek istiyorum; iki yıl üst üste solo sergi açtım. Bu nedenle biraz yorgunum. Ama aklımda birçok fikir ve proje var. Hepsini sıraya alıp yakın zamanda başlamak istiyorum.